9 Temmuz 2017 Pazar

Bazen boyle olur iste
Insan yazmak ister de yazamaz
Soylemek ister soyleyemez
Gormek ister goremez
Duymak ister duyamaz
Uyumak ister
Uyumak ki en kolay is, uyuyamaz

Herkesin mutlu oldugu yerden bildiriyorum
Huzun burada daha guzel
Ya da ben boyle gormek istiyorum
Hissetmeyi unutunca huznun kuslarina sariliyorum
Cunku en gercek his oldugu icin
En yalniz his
Paylasilmiyor huzun

Gecmisi unutmak kolay da
Bir his var iste
Onu ozluyorsun bazen
Hele bir de geceyse
Yalnizsan
Sarkilar kendi kendine caliniyorsa onun sesinden kulaginda
Kurtulmak mumkun belki ama
Ya sen gecmesini istemiyorsan
Hatta ozluyorsan
Gecmisi degil yanlis anlamayin
Bu hissi...
Canimla besliyorum bu huznun kuslarini

Yazacaksin boyle zamanlarda
Guzel bahar gecelerinin hatirina yazacaksin
Uykusuz kalma pahasina kurdugun hayallerin hatirina yazacaksin
Gozunda yaslar amacsizca gecirdigin saatler hatirina yazacaksin
Hem bu hissi unutmamak icin yazacaksin
Hem de yazmak kendi basina gecmisin oldugu icin yazacaksin
Herkes huznunu yalniz yasamasin diye yazacaksin
Sizi birlestiren seyin tam da bu oldugunu bildigin icin yazacaksin
Gecmisten geriye kalan en guzek seyin siz oldugunu bildigin icin, bunu onlara da hatirlatmak icin yazacaksin

Belki de...
Yaptigim bircok seyin hicbir amaci yok
Kimsenin sucu degil bu
Bu benim sucum



9 Ocak 2016 Cumartesi

Cemal Süreya Anısına

Unuttular seni değil mi hemen? Büyük bir hevesle başlayıp zamanla yalnızlığa terk ettiler. Belki de kimse bakmıyor bile artık var mı bir değişiklik diye. Ama olsun. Okunmak için yazmayı bırakalı çok oldu zaten. Üzülme ama biz seni biraz rahatlamak için kullanır olduk. Konuşamadıklarımızı yazmak için...



Bir korkusuzluk aldı yürüdü çevremizde
Sen çıkardın utancını duvara astın
Ben masanın üstüne kodum kuralları

Bıraksalar gökyüzü kendini ikiye bölecekti
Çünkü iki kişiydik

Yüzünün bitip vücudunun başladığı yerde
Memelerin vardı memelerin kahramandı sonra 

Ben nerede bir çift göz gördümse
Tuttum onu güzelce sana tamamladım

Ne zaman hürlüğün barışın sevginin aşkına 
Bir cıgara atmışsak denize
Sabaha kadar yandı durdu

Sen çırılçıplak elma yiyorsun 
Denizin ortasına kadar elma yiyorsun
Yüreğimin ortasına kadar elma yiyorsun

Bir şey gibiydi bir şey gibi kötü

Yaşayanlar unutmuştu bizi
Biz  öldüğümüzle kalmıştık

Verdi mi adama her şeyini verirler 
Ben gördüm ne gördümse kadınlarda

Birden nasıl oluyor sen yüreğimi elliyorsun
Ama nasıl oluyor sen yüreğimi eller ellemez
Sevişmek bir kere daha yürürlüğe giriyor
Bütün kara parçalarında 
        Afrika dahil

Senin bir havan var beni asıl saran o
Onunla daha bir değere biniyor soluk almak

Bir mısra daha söylesek sanki her şey düzelecek
İki adım daha atmıyoruz bizi tutuyorlar
Böylece bizi bir kere daha tutup kurşuna diziyorlar
Zaten bizi her gün sabahtan akşama kadar kurşuna diziyorlar

Yalnız aşkı var aşkı olanın
Ve kaybetmek daha güç bulamamaktan

Ben şimdilerde her şeyi sana bağlıyorum iyi mi

Canımla besliyorum şu hüznün kuşlarını
Sen kalabalıkta bulup bulup kaybettiğim kimya

Sonra o gider sesini yıkardı
Telefonda saatlerce seviştiğinden

Sen sık sık gülen gülerken de
Sevecen bir Akdeniz çizgisini
Sol yanına ağzının
İliştiren çocuk özenle

İşte çocukluğumdan beri içimde bir önsezi olduğunu
Bunun bir gün birine rastlamak gibi bir şey olduğunu

Biliyorsun ben hangi şehirdeysem
Yalnızlığın başkenti orası

Buğdayın parayla değişildiği
Paranın ekmekle değişildiği
Ekmeğin tütünle değişildiği
Tütünün acıyla değişildiği
Ve artık hiçbir şeyle değişilmediği acının

Annem çok küçükken öldü
Beni öp, sonra doğur beni

Ve çiçekçi kızların göğüsleri
Daha suçsuzdur kırlangıç yumurtasından

Yemek yemek üstüne ne düşünürsünüz bilmem 
Ama kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı

Güzelsin sevgilim
Ama çok yakından

İnsan iki kişiyi sevebilir mi
İki kişiyi birden severdim
Karnemde sevinç bir aşk iki

Daha nen olayım isterdin
Onursuzunum senin!

Güzel anılar gibi hüzünlü
Hüzünlü şarkılar gibi güzel

Her şeyin fazlası zararlıdır ya
Fazla şiirden öldü Edip Cansever

Öldüğü gün
Hepimizi işten attılar

İki çay söylemiştik orda biri açık
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni

Hayat kısa
Kuşlar uçuyor

Her ölüm erken ölümdür

Böyle yetişmişim ben, içim götürmez kenarından azıcık kesilmiş ekmeği
Hiç anımsamıyorum tam dolu olmayan bir bardaktan su içtiğimi

Kimi zaman neden kalabalığın içinde duruyoruz da
Kimi zaman bir köşe arıyoruz en sapa

İnan Selimiye'nin minareleri gibisin
Her seferinde başka yoldan çıkılır nirvanaya

Sanırım, bakışlarla sesler arasında bir bağıntı kurulabilir

Mesafeler birleştirdi bizi bir de sözler

Biliyorum sana giden yollar kapalı
Üstelik sen de hiçbir zaman sevmedin beni


İncecik bir kitap...Altı çizilmiş bunca dize...
Belki de sen tek dikkatli okuduğum kitaptın, tek ezberlediğim.
Seni özlemiyorum yanlış anlama, geçti artık. Ama öyle hissedebilmek isterdim tekrar. Noldu bana böyle? Çok mu üzdün beni de tekrar sevemez oldum? Onursuzun olmayı da kabul etmişim halbuki. Yok mutsuz değilim . Sadece mutsuzluğumu hatırlatıyor diye açmaktan korkarken seni, anladım ki çok özlemişim.


17 Temmuz 2015 Cuma

Unutmanın acısı ayrılığın acısından farklı. Ayrılık hüzne yakın, unutmak kasvete. Yani birini er geç unutmaya mahkum olduğunu bilmenin kasvetinden bahsediyorum. Belki de neden bahsettiğimi bilmiyorum, sadece üzülüyorum, vasıfsız keder.

Emrah S.

10 Haziran 2015 Çarşamba

"Niye böyle oldu? Ben anlayamadım ...Ben niye hala ağlıyorum? Bir ay oldu amına koyayım. Evet küfür ediyorum, evet seksist bi küfür, bana  ne? Ben seni özlüyorum, senin için ağlıyorum. İstemesem de ağlıyorum. Gözlerim doluyor müzik çalınca, seninle ilişkilendirebileceğim herhengi bir dize duyunca... İstiyorum ki sen de beni özle, sen de sürün... Sürünmüyorsun di mi? Devam ediyorsun... Merak etme ben sürünüyorum, her gün yaşlanıyorum ve kokuyorum bi daha sevmeye....Ben rüyamda bile yalnız seni sevdim ve korkuyorum yenisini sevmeye... Çünkü çok kırgınım, milyonlarca parçaya kırıldım. Ve uyumaktan başka çözümü yok geri yapışmanın... Uyuyorum  ben de. Gecelerce ve gündüzlerce. Yatamıyorsam ayakta uyuyorum, çünkü bilinçliyken atlatamayacağım seni"

Bu taslağı bi ay önce yazmışım. Bari sizle de paylaşayım. Fena cümleler yok...
Edebi olmak istemiyorum, süslü cümleler kuracak halim yok. İçimi dökmek istiyorum sadece. Sırf bu yüzden bi yabancıyla tanışmak istiyorum çünkü sevenlerim (bu blogu okuyan insanlar) benden bıktılar ya da yakında bıkacaklar. Bir yabancıya anlatmak istiyorum derdimi, nasıl hissettiğimi. Bi bok da değil derdim. Kimse ölmedi kimse ölümcül hasta değil. Aşk mı diyorlar ne boksa o oldu galiba. Ya da ben inandım bunun aşk olduğuna. Daha geçmedim psikolojiye bilmiyorum o yüzden ben mi yaptım, cidden oldu mu, kendi aforizmam mı, toplumsal kurgu mu? Edebiyat okuyorsan aşk var eski yunandan beri ve belirtileri aynı. Ama dedim ya ben karar aşamasındayım; psikoloji mi edebiyat mı? 
Ben alkole dayanıklı bir insandım. İçer içer sarhoş olmazdım. Yeni bi adet geliştirdim şimdi. İçip içip ağlıyorum . İçip içip dediğime bakmayın her gün bi büyük devirmiyorum. İki ellilik de içsem  ağlıyorum anasını satayım. Sonra da buraya sarıyorum. Canım yanıyor. Bi çok şeye inanmıyorum artık. Nasıl inanırım tekrar nasıl güvenirim bilmiyorum. Çok korkuyorum. Her şeyden korkuyorum. Hayattan, yaşamaktan, denemekten... Çok daha mutsuz olduğum zamanlar oldu benim her gece yatağa yatıp nolur yarın öleyim diye düşündüğüm. Şu an böyle düşünmüyorum. Ama bu acının bitmesi lazım artık. Ben baş edemiyorum. 

8 Haziran 2015 Pazartesi

Ben 
senden önce ölmek isterim. 
Gidenin arkasından gelen 
gideni bulacak mi zannediyorsun? 
Ben zannetmiyorum bunu. 
...İyisi mi,
beni yaktırırsın, 
odanda ocağın 
üstüne korsun 
içinde bir kavanozun. 
Kavanoz camdan olsun, 
şeffaf, 
beyaz camdan olsun 
ki içinde beni görebilesin 
Fedakârlığımı anlıyorsun : 
vazgeçtim toprak olmaktan, 
vazgeçtim çiçek olmaktan 
senin yanında kalabilmek için. 
Ve toz oluyorum 
yaşıyorum yanında senin. 
Sonra, sen de ölünce 
kavanozuma gelirsin. 
Ve orada beraber yaşarız 
külümün içinde külün 
ta ki bir savruk gelin 
yahut vefasız bir torun 
bizi ordan atana kadar... 
Ama 
biz 
o zamana kadar 
o kadar karışacağız ki birbirimize, 
atıldığımız çöplükte bile 
zerrelerimiz 
yan yana düşecek. 
Toprağa beraber dalacağız. 
Ve bir gün yabani bir çiçek 
bu toprak parçasından nemlenip filizlenirse 
sapında muhakkak iki çiçek açacak : 
biri 
sen 
biri de 
ben. 
Ben 
daha olumlu düşünüyorum
Ben daha bir çocuk doğuracağım 
Hayat taşıyor içimden. 
Kaynıyor kanım. 
Yaşayacağım, ama çok, pek çok, 
ama sen de beraber. 
Ama ölüm de korkutmuyor beni. 
Yalnız pek sevimsiz buluyorum 
bizim cenaze şeklini. 
Ben ölünceye kadar da 
Bu düzelir herhalde. 
Hapisten çıkmak ihtimalin var mı bugünlerde? 
İçimden bir şey : 
belki diyor.

nazım

4 Mayıs 2015 Pazartesi

Sen benim hayallerimin erkeği değilsin, hiç olmadın. Ben kolay mutlu olurdum, memnun etmesi kolay bir kadındım. Edemedin. Hep kırdın, hep üzdün. Parçalarımı birleştirmekle de ilgilenmedin hiç, sarılıp "Sana aşığım" dersen geçer sandın. Nitekim geçti de. Ama bu saçma bir yöntemdi ve beni buna alıştırdın. Şimdi en çok sarılmalarını özlüyorum. Sana sarılmayınca acım geçmiyor. Madem gittin bari kollarını götürmeseydin. Çirkin ellerini de bana bıraksaydın, yenmiş tırnaklarını... Gülümsemeni bi de defalarca uğruna yalvarttığın. Bırakmışken gözlerin de bende kalsaydı bari. Keşke seni bana bıraksaydın. Bana geriye bir tek ben kaldı. Paramparça bir ben...