Unuttular seni değil mi hemen? Büyük bir hevesle başlayıp zamanla yalnızlığa terk ettiler. Belki de kimse bakmıyor bile artık var mı bir değişiklik diye. Ama olsun. Okunmak için yazmayı bırakalı çok oldu zaten. Üzülme ama biz seni biraz rahatlamak için kullanır olduk. Konuşamadıklarımızı yazmak için...
Bir korkusuzluk aldı yürüdü çevremizde
Sen çıkardın utancını duvara astın
Ben masanın üstüne kodum kuralları
Bıraksalar gökyüzü kendini ikiye bölecekti
Çünkü iki kişiydik
Yüzünün bitip vücudunun başladığı yerde
Memelerin vardı memelerin kahramandı sonra
Ben nerede bir çift göz gördümse
Tuttum onu güzelce sana tamamladım
Ne zaman hürlüğün barışın sevginin aşkına
Bir cıgara atmışsak denize
Sabaha kadar yandı durdu
Sen çırılçıplak elma yiyorsun
Denizin ortasına kadar elma yiyorsun
Yüreğimin ortasına kadar elma yiyorsun
Bir şey gibiydi bir şey gibi kötü
Yaşayanlar unutmuştu bizi
Biz öldüğümüzle kalmıştık
Verdi mi adama her şeyini verirler
Ben gördüm ne gördümse kadınlarda
Birden nasıl oluyor sen yüreğimi elliyorsun
Ama nasıl oluyor sen yüreğimi eller ellemez
Sevişmek bir kere daha yürürlüğe giriyor
Bütün kara parçalarında
Afrika dahil
Senin bir havan var beni asıl saran o
Onunla daha bir değere biniyor soluk almak
Bir mısra daha söylesek sanki her şey düzelecek
İki adım daha atmıyoruz bizi tutuyorlar
Böylece bizi bir kere daha tutup kurşuna diziyorlar
Zaten bizi her gün sabahtan akşama kadar kurşuna diziyorlar
Yalnız aşkı var aşkı olanın
Ve kaybetmek daha güç bulamamaktan
Ben şimdilerde her şeyi sana bağlıyorum iyi mi
Canımla besliyorum şu hüznün kuşlarını
Sen kalabalıkta bulup bulup kaybettiğim kimya
Sonra o gider sesini yıkardı
Telefonda saatlerce seviştiğinden
Sen sık sık gülen gülerken de
Sevecen bir Akdeniz çizgisini
Sol yanına ağzının
İliştiren çocuk özenle
İşte çocukluğumdan beri içimde bir önsezi olduğunu
Bunun bir gün birine rastlamak gibi bir şey olduğunu
Biliyorsun ben hangi şehirdeysem
Yalnızlığın başkenti orası
Buğdayın parayla değişildiği
Paranın ekmekle değişildiği
Ekmeğin tütünle değişildiği
Tütünün acıyla değişildiği
Ve artık hiçbir şeyle değişilmediği acının
Annem çok küçükken öldü
Beni öp, sonra doğur beni
Ve çiçekçi kızların göğüsleri
Daha suçsuzdur kırlangıç yumurtasından
Yemek yemek üstüne ne düşünürsünüz bilmem
Ama kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı
Güzelsin sevgilim
Ama çok yakından
İnsan iki kişiyi sevebilir mi
İki kişiyi birden severdim
Karnemde sevinç bir aşk iki
Daha nen olayım isterdin
Onursuzunum senin!
Güzel anılar gibi hüzünlü
Hüzünlü şarkılar gibi güzel
Her şeyin fazlası zararlıdır ya
Fazla şiirden öldü Edip Cansever
Öldüğü gün
Hepimizi işten attılar
İki çay söylemiştik orda biri açık
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni
Hayat kısa
Kuşlar uçuyor
Her ölüm erken ölümdür
Böyle yetişmişim ben, içim götürmez kenarından azıcık kesilmiş ekmeği
Hiç anımsamıyorum tam dolu olmayan bir bardaktan su içtiğimi
Kimi zaman neden kalabalığın içinde duruyoruz da
Kimi zaman bir köşe arıyoruz en sapa
İnan Selimiye'nin minareleri gibisin
Her seferinde başka yoldan çıkılır nirvanaya
Sanırım, bakışlarla sesler arasında bir bağıntı kurulabilir
Mesafeler birleştirdi bizi bir de sözler
Biliyorum sana giden yollar kapalı
Üstelik sen de hiçbir zaman sevmedin beni
İncecik bir kitap...Altı çizilmiş bunca dize...
Belki de sen tek dikkatli okuduğum kitaptın, tek ezberlediğim.
Seni özlemiyorum yanlış anlama, geçti artık. Ama öyle hissedebilmek isterdim tekrar. Noldu bana böyle? Çok mu üzdün beni de tekrar sevemez oldum? Onursuzun olmayı da kabul etmişim halbuki. Yok mutsuz değilim . Sadece mutsuzluğumu hatırlatıyor diye açmaktan korkarken seni, anladım ki çok özlemişim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder