9 Ocak 2016 Cumartesi

Cemal Süreya Anısına

Unuttular seni değil mi hemen? Büyük bir hevesle başlayıp zamanla yalnızlığa terk ettiler. Belki de kimse bakmıyor bile artık var mı bir değişiklik diye. Ama olsun. Okunmak için yazmayı bırakalı çok oldu zaten. Üzülme ama biz seni biraz rahatlamak için kullanır olduk. Konuşamadıklarımızı yazmak için...



Bir korkusuzluk aldı yürüdü çevremizde
Sen çıkardın utancını duvara astın
Ben masanın üstüne kodum kuralları

Bıraksalar gökyüzü kendini ikiye bölecekti
Çünkü iki kişiydik

Yüzünün bitip vücudunun başladığı yerde
Memelerin vardı memelerin kahramandı sonra 

Ben nerede bir çift göz gördümse
Tuttum onu güzelce sana tamamladım

Ne zaman hürlüğün barışın sevginin aşkına 
Bir cıgara atmışsak denize
Sabaha kadar yandı durdu

Sen çırılçıplak elma yiyorsun 
Denizin ortasına kadar elma yiyorsun
Yüreğimin ortasına kadar elma yiyorsun

Bir şey gibiydi bir şey gibi kötü

Yaşayanlar unutmuştu bizi
Biz  öldüğümüzle kalmıştık

Verdi mi adama her şeyini verirler 
Ben gördüm ne gördümse kadınlarda

Birden nasıl oluyor sen yüreğimi elliyorsun
Ama nasıl oluyor sen yüreğimi eller ellemez
Sevişmek bir kere daha yürürlüğe giriyor
Bütün kara parçalarında 
        Afrika dahil

Senin bir havan var beni asıl saran o
Onunla daha bir değere biniyor soluk almak

Bir mısra daha söylesek sanki her şey düzelecek
İki adım daha atmıyoruz bizi tutuyorlar
Böylece bizi bir kere daha tutup kurşuna diziyorlar
Zaten bizi her gün sabahtan akşama kadar kurşuna diziyorlar

Yalnız aşkı var aşkı olanın
Ve kaybetmek daha güç bulamamaktan

Ben şimdilerde her şeyi sana bağlıyorum iyi mi

Canımla besliyorum şu hüznün kuşlarını
Sen kalabalıkta bulup bulup kaybettiğim kimya

Sonra o gider sesini yıkardı
Telefonda saatlerce seviştiğinden

Sen sık sık gülen gülerken de
Sevecen bir Akdeniz çizgisini
Sol yanına ağzının
İliştiren çocuk özenle

İşte çocukluğumdan beri içimde bir önsezi olduğunu
Bunun bir gün birine rastlamak gibi bir şey olduğunu

Biliyorsun ben hangi şehirdeysem
Yalnızlığın başkenti orası

Buğdayın parayla değişildiği
Paranın ekmekle değişildiği
Ekmeğin tütünle değişildiği
Tütünün acıyla değişildiği
Ve artık hiçbir şeyle değişilmediği acının

Annem çok küçükken öldü
Beni öp, sonra doğur beni

Ve çiçekçi kızların göğüsleri
Daha suçsuzdur kırlangıç yumurtasından

Yemek yemek üstüne ne düşünürsünüz bilmem 
Ama kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı

Güzelsin sevgilim
Ama çok yakından

İnsan iki kişiyi sevebilir mi
İki kişiyi birden severdim
Karnemde sevinç bir aşk iki

Daha nen olayım isterdin
Onursuzunum senin!

Güzel anılar gibi hüzünlü
Hüzünlü şarkılar gibi güzel

Her şeyin fazlası zararlıdır ya
Fazla şiirden öldü Edip Cansever

Öldüğü gün
Hepimizi işten attılar

İki çay söylemiştik orda biri açık
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni

Hayat kısa
Kuşlar uçuyor

Her ölüm erken ölümdür

Böyle yetişmişim ben, içim götürmez kenarından azıcık kesilmiş ekmeği
Hiç anımsamıyorum tam dolu olmayan bir bardaktan su içtiğimi

Kimi zaman neden kalabalığın içinde duruyoruz da
Kimi zaman bir köşe arıyoruz en sapa

İnan Selimiye'nin minareleri gibisin
Her seferinde başka yoldan çıkılır nirvanaya

Sanırım, bakışlarla sesler arasında bir bağıntı kurulabilir

Mesafeler birleştirdi bizi bir de sözler

Biliyorum sana giden yollar kapalı
Üstelik sen de hiçbir zaman sevmedin beni


İncecik bir kitap...Altı çizilmiş bunca dize...
Belki de sen tek dikkatli okuduğum kitaptın, tek ezberlediğim.
Seni özlemiyorum yanlış anlama, geçti artık. Ama öyle hissedebilmek isterdim tekrar. Noldu bana böyle? Çok mu üzdün beni de tekrar sevemez oldum? Onursuzun olmayı da kabul etmişim halbuki. Yok mutsuz değilim . Sadece mutsuzluğumu hatırlatıyor diye açmaktan korkarken seni, anladım ki çok özlemişim.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder